İzmir Kent Arşivi ve Müzesi, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı merhum Ahmet Piriştina’nın 1999 yılındaki seçimlere girerken hazırladığı bildirgede, yapmayı taahhüt ettiği projeler arasında yer almaktaydı. Bildirgenin sunuş bölümünde bu konuyu, ‘Tarihsel ve geleneksel değerleri titizlikle korumak ve değerlendirmek; kent arşivini çağdaş yöntemlerle bir belgelikte derlemek’ sözleriyle dile getirmiştir. Bu kapsamda, arşiv ve müzenin bilimsel kriterlere göre yapılandırılma projesi, 2000 yılında başlatılmış ve yer olarak da, 1932 yılında inşa edilen İzmir İtfaiyesi Merkez Binası seçilmiştir. Böylesi önemli bir projeye duyulan ihtiyaç, merhum Başkan Ahmet Piriştina’nın 8 Şubat 2002 tarihinde itfaiye binasının restorasyonunun başlangıç töreninde yaptığı şu konuşmadan anlaşılmaktadır.''İzmir’in tarihsel ve kültürel yapısıyla uyum sağlanamadığı takdirde, İzmirli olabilmek de mümkün olamadığından; kentli kimliği ve kentlilik bilinci yaratmak için kurumlar oluşturmak ivedi bir ihtiyaç haline gelmektedir. Kentli bilincinin oluşturulması ile hatırlama ve geçmiş bilgisi arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. İzmir’in yaşadığı tarihsel serüveni canlı tutacak, tarihi yapı ve mekanların tanınılırlığını artıracak, tarih içinde İzmir’deki yaşamın değişim dinamiklerini ortaya koyacak çalışmalar, geçmişle bugün arasında kurulacak tarihsel bir köprü oluşumuna ön ayak olacaktır. Böylelikle değişimin doğal ve sindirilebilir bir seyir izlemesi mümkün olacağından, İzmir’i bağlamından koparan ve geçmişine yabancılaştıran bir dönüşümün tahripkâr etkisinden koruyabilmenin ön koşulu sağlanabilecektir. Tahmin edileceği üzere, söz konusu ön koşul; yaşadığı kenti tanıyan, bilinçli ve aidiyet bağı güçlü olan İzmirlilerdir. İşte kent arşivleri ve müzeleri bu bağlamda anlam kazanmaktadır.”
İtfaiye binasının Kent Arşivi ve Müzesi olarak hizmet vermeye başlama süreci aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir. İzmir, 8500 yıllık tarihi boyunca bir dizi yangın ve doğal afetle mücadele etmek durumunda kalmıştır. Kent ticaretini durma noktasına getiren, önemli ölçüde can ve mal kaybına neden olan yangınlara karşı alınan tedbirler, XIX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren örgütlü bir yapıya dönüşmeye başlamıştır; ancak, alınan tüm önlemler, İzmir’i 1922 Eylül´ünde yaşanan büyük yangının tahribatından korumaya yetmemiştir. Söz konusu dönemde yaşanan savaş ve işgal günlerinin bittiği sırada, 13 Eylül 1922’de çıkan yangın İzmir’in büyük bir bölümünü yok etmiş ve kenti yaşanmaz hale getirmiştir. Yangının kontrol altına alınması 15 Eylül’ü bulmuş, tamamen söndürülebilmesi ise; ancak, 18 Eylül günü mümkün olabilmiştir. Yapılan incelemelerde, İzmir’in 2 milyon 600 bin metre karelik yerleşim alanının yok olduğu belirlenmiştir.
1922 yangınını tecrübe eden İzmir’de, cumhuriyet döneminde belediyenin önemle üzerinde durduğu konulardan biri de itfaiye olmuştur. 20 Mart 1924 tarihinde çıkartılan bir kanunla, itfaiye hizmetlerinin belediyelerce yürütülmesi kararına varılmıştır.
1930-32 yılları arasında inşa edilen itfaiye binası, erken cumhuriyet dönemi mimarisinin etkilerini taşımaktadır. Binanın mimarı Mesut Özok’tur. Neredeyse tamamı yanıp kül olmuş bir kentin gelecekte de aynı yıkımı yaşamaması için, dönemin kıt kaynaklarından ayrılan tahsisatla yapılan ilk yatırımlardan biri itfaiye binası olmuştur.
Yapım amacı açısından işlevini tamamlamış ve 1932’den 2001 yılı sonuna kadar aralıksız yetmiş yıl itfaiye merkezi olarak hizmet vermiş binanın, bugün Kent Arşivi ve Müzesi olarak yeniden işlevlendirilerek varlığını devam ettirmesi sağlanmıştır. Binanın restorasyon çalışmaları, 8 Şubat 2002 tarihinde yapılan bir törenle başlatılmış olup 2004 yılı Nisan ayı başına kadar devam etmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi ve Müzesi; tefriş, donanım ve sergi çalışmalarının tamamlanmasının ardından, 10 Ocak 2004 günü yapılan törenle açılmıştır.
Türkiye’de bir ilk olan ve açıldığı günden itibaren büyük ilgi gören kurum, aynı zamanda da İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir arşiv görevi görmektedir. Bina bir anlamda, hem resmi bir kurum hem de kamusal hizmet veren dışa dönük bir kentsel kültür unsuru olarak varlık göstermektedir. Kentsel hizmet sunma bakımından yeni bir anlayışın da temsilcisi olan Kent Arşivi ve Müzesi’nin hayata geçirilmesinde büyük emek ve destek veren merhum belediye başkanının, özel ilgi ve katkısı düşünülerek kurumun adı İzmir Büyükşehir Belediye meclisinin 06.07.2004 tarihli kararı ile Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM) olarak değiştirilmiştir.
AHMET PİRİŞTİNA BİYOGRAFİSİ
İzmir Büyükşehir Belediyesi merhum Başkanı Ahmet Piriştina, 8 Nisan 1952 tarihinde İzmir'de doğmuştur. Türkay Koleji mezunudur. 1994 yerel seçimlerinin ardından, İzmir Büyükşehir Belediyesinde DSP Grup Başkanı olarak meclis üyeliği yaptıktan sonra, 1995 yılında DSP'den İzmir milletvekili seçilmiştir. Kamu İktisadi Teşekkülü Komisyonu'na daimi üyelik görevinde bulunmuş, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili komisyona da başkanlık etmiştir. Uğur Mumcu suikastının Araştırma Komitesi üyesi olarak görev yapmıştır. 1999 seçimlerinde DSP'den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ahmet Piriştina, daha sonra CHP'ye geçmiş ve 5 yıllık görev süresinin dolmasının ardından yapılan 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde yeniden belediye başkanı seçilmiştir. Akıcı bir Fransızcaya sahip, evli ve iki çocuk babası olan Piriştina, 15 Haziran 2004 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucunda hayata gözlerini yummuştur.
Başkan Ahmet Piriştina, hayata geçirdiği projelerle İzmir'e ve dolayısıyla Türkiye'ye farklı bir belediyecilik anlayışı getirmiş; bunun sonucunda da kentte büyük bir değişim yaşanmaya başlanmıştır.
Merhum Başkan Piriştina döneminde, bir körfez kenti olan İzmir'i, boydan boya yeşillerle donatmak ve kısa zamanda yeni yeşil alanları İzmirlilerle buluşturmak amacıyla bir çok çalışmaya imza atılmıştır. Peyzaj çalışmaları, viyadük ve refüjlerin yeşillendirilmesi, tarihi binaların onarım çalışmaları ile İzmir ülkemizde bir ilke imza atmıştır. 'İlan ve Reklam Yönetmeliği' uygulamaya konularak kentin görünümüne işlevsel ve estetik anlamda yeni bir çehre kazandırılmıştır. Öte yandan; İzmir’in en önemli projelerinden biri olan 'Büyük Kanal Projesi ve Derelerin Islahı' çalışmaları kentin altyapısına önemli bir katkı sağlamıştır. Otobüs, tren ve metro ağlarını sistematik bir şekilde bütünleştiren İzmir’i, 24 saat kesintisiz ve konforlu toplu ulaşımın sağlandığı bir kent haline getiren 'Ulaşımda Dönüşüm Projesi’yle kent ulaşımında karşılaşılan sorunlar önemli ölçüde çözülmüştür.
Ahmet Piriştina, hemşerilerle belediye arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla 'Hemşeri İletişim Merkezi’ ile ‘Semt Merkezleri'ni kurarak hizmet üretiminde, toplumsal katılımı ve adaleti sağlamaya özen gösteren bir yaklaşım benimsemiştir. Çevre temizliği, itfaiye, mezarlık hizmetleri ile engelli yurttaşların kent yaşamına katılımını sağlayacak uygulamalar, standartlara uygun hale getirilmiştir. Kenti kültürel yönden geliştiren hizmetler arasında; yüzlerce okulun onarımı, kent kültürü ve tarihi ile kentlilik bilinci gibi kavramlar çerçevesinde ortak bir İzmirlilik duygusu yaratacak 'İzmir Kent Kitaplığı ve Kent Kültürü Sergileri', İzmir’in 5000. yıl kutlamaları, İzmir’in liseli kent tarihi konferansları, İzmir Kent Arşivi ve Müzesi, açık hava film gösterimleri ve düzenlenen sempozyum ve kolokyumlar bulunmaktadır. İlçe belediyelere devrettiği spor salonlarıyla amatör kulüplerin spor yapma olanaklarının genişletilmesi; yaya, koşu ve bisiklet yollarının düzenlenmesi gibi çalışmalara imza atan Ahmet Piriştina’nın İzmir’i 'bir fuarlar ve kongreler kenti' haline getirmek en büyük hayali ve hedefiydi.
1930-32 yılları arasında inşa edilen itfaiye binası, erken cumhuriyet dönemi mimarisinin etkilerini taşımaktadır. Binanın mimarı Mesut Özok’tur. Neredeyse tamamı yanıp kül olmuş bir kentin gelecekte de aynı yıkımı yaşamaması için, dönemin kıt kaynaklarından ayrılan tahsisatla yapılan ilk yatırımlardan biri itfaiye binası olmuştur.